Biyografi Fotoğraflar Basından Yazı-Yorum Linkler İletişim Semaver Kumpanya

FIRTINA / Işıl Kasapoğlu

Bugüne değin Shakespeare oyunlarından: “Macbeth”, “Onikinci Gece” x 3, “Venedik Taciri”, Kısasa Kısas”, “Kral Lear”, “ III. Richard” “Hamlet”,”Kuru Gürültü” ve “Fırtına” yı sahneledim. Demek ki 25 oyun daha var sahnelenecek ! Şaka bir yana belli ki Shakespeare ile çalışmayı , çatışmayı çok seviyorum. Var olma nedenimle ilgili her malzemeyi sunuyor bana. “ Fırtına” yı özellikle festivalde oynamak için seçmemiştim. Dramaturgumuz Yavuz Pekman ile birlikte birkaç yıldır düşünüyorduk. Gerek metin gerekse masalsı karakterler İtalyan Sahne dışında bir alan kullanabilmek için çok olanaklıydı. Epey bir süre bu boş! Alan’ı aradık: Bulamadık!. O zaman daha zorlu bir işe başvurduk : Açık Havada oynamak!  Açık havada nasıl prova yapacaktık, oyuncuları bize kapılarını açan ENKA’ya nasıl ulaştıracaktık, 80 kişilik kadromuza ne yedirip içirecektik… Tüm bunları bilmeden başladık işe. Yanımızda hem müziklerimizi yapan hergün bıkmadan oyucularımıza şarkı söyleten Alper Maral, neredeyse sokaktan topladığı kumaşlar ve naylonlarla kostümlerimizi yaratan Funda Çebi, kendi gösterilerinin yanı sıra bizlere de koreografimizi hazırlamak için bir türlü ayakkabılarını giyecek vakti olmayan Çıplak Ayaklar, gece gündüz koşturan, hep koşturan Cem Yılmazer’in dekoru ve ışığı koşturmaya başladık.
Semaver Kumpanya oyuncularıyla birlikte gerçekten 80 kişiye ulaştık bu oyunda. Orkestrayı oluşturan müzisyen arkadaşlarımız ve sahne arkasını da  düşünürsek 90 kişiyi buluyoruz. Neden? Bilmiyorum, oyun öyle gerektiriyordu ya da ben Fırtına’yı seyirciyle sadece böyle paylaşabileceğimi düşündüm. Muhteşem bir öğrenme süreci yaşadık birlikte. Ben de çok şey öğrendim onlar da.
Festivaller böyle bir şey işte. İnsanlar heyecanlanıyor, başka bir enerjiyle doluyor. Bir daha aynı kalabalıkla oynayacak olanakları bulamasak bile güzeldi. Birlikte olmak güzeldi: hergün. 90 kişi birlikte yemek yemek, şarkı söylemek, dans etmek, güzeldi. Hepimizin anlatacak bir şeyleri var: ötekine, seyirciye. Kimimiz dans ederek, kimimiz şarkı söylerek, kimimiz söz ile, kelimeler ile. Vücutlarımızı, dilimizi, kafamızı ve karnımızı ve ciğerimizi! ( yeni bir şey öğrendim :15-16. yüzyılda aşk kalp ile değil ciğer ile anlatılırmış; ciğer en önemli organmış. Ciğerimin parçası da buradan geliyor olmalı!) kullanarak anlatmak ama ille de anlatmak.
Keşke lerle olmuyor hiçbir şey! Keşke paramız olsaydı, keşke daha fazla zamanımız olsaydı, keşke İstanbul Festivali’nde Yerli (Kızılderili!) Oyunlara da sponsor olunsaydı,keşke, keşke…..lerle olmuyor hiçbir şey. Şikayet yok, pişmanlık da…
Yarın bu dünya bana sunulduğundan daha iyi olacak. Bunda benim de katkım olacak…
Yarın bu dünya bugün bize sunulandan daha iyi olacak. Bunda Semaver Kumpanya’nın da katkısı olacak.

Işıl Kasapoğlu

Ana Sayfa || Biyografi || Fotoğraflar || Basından || Yazı - Yorum || Linkler || İletişim || Semaver Kumpanya